Gözüne dizine dursun Devlet Baba,verdin bana sunduğun hayat kadar yalancı bir diploma

Neden mi?Bu kılıfa uydurmacılıktan,bu mecburi kandırmacadan,bunun kaçınılmaz gerekliliğinden sıkıldığım için.Bugün olanlardan sonra daha iyi anlıyorum ki fazlasıyla kayıtlı kuyutlu angaryalı gürültülü patırtılı idareci(!)bi milletiz biz.Ben ki sakinimdir,angarya işler olduğunda her zamanki kağnı arabası halimle de olsa,aman belgeleri biyerlerde unutucam,kaybedicem diye korkudan ölsemde,sakin sakin işleri halletmeye çalışırım.Kabul,ben yumurta teoreminin sıkı takipçilerindenim,ama faydacı bir yaklaşımla düzeni sorgulamamın bunda payı yok denebilirmi,aaaa:)
Bugün yaptıklarım:
Gerekli merciler için 8 adet vesikalık foto çekildi.Suratım muşmula gibi çıktı.biometrik olandan sonra en kötü fotoğrafım ünvanını layık gördüm bu diploma,ehliyet ve sağlık karnesinde kullanılacak olan photoya.Bakar bakar hatırlar dalga geçerim.(Ölmezde diplomamı görür ve bir aksilik daha çıkmadan ehliyetimi alabilirsem)
Okula gittim çıkış işlemleri için,ve pasonun hesabını soracaklarını bile bile çıkışımı istedim bir öğle tenefüsünün geçmesini boşu boşuna bekledikten sonra.O arada bölümden imzayı alırken komedi dans üçlüsü gibi,bir odaya tıkılmış,üçünü birarada tahayyül edemediğim üç ünlü ve ikisi sevgili şahsiyet milleti yükseklisans için mülakata alırken içeri daldım.Sende mi Brütüs der gibi baktılar sonra Kamile hoca açılışı yaptı,
-Beste sen yükseklisans içinmi geldin?
-Yok hocam çıkış için.
-Erken olmadımı biraz?(içimden yumurta teorisi hocam demek geçiyor)
-Szlerden kopamadım hocam(Valla yalan değil:(
-Sahimi bu yüzdenmi bakim,yoksa işini son güne mi bıraktın
-Valla öyle hocam,alışamadım henüz,konsolosluktan kovuldum valla bu yüzden
(Selma Hoca araya girip)
- Siz gidin ki yeniler gelsin değilmi ama.Sen de ziyaretimize gelirsin artık.
(Allahım neydi günahım!!)
-Tabiki hocam,ama kolay değil işte.Hele de uzaklara gidiyorken.
-Napıcaksın sen şimdi?(Bu Kamile Hoca)
-Dil asistanlığı hocam.
-(Leyla Hoca)Uzaklar dedin de Bestecim.Nereye gideceksin peki?Ne kadar süreyle?
-8 ay Kölnde olucam hocam.
-(Leyla Hoca)gelirsem Almanyaya ziyaretine gelirim.
-Çok mutlu olurum,mutlaka beklerim hocam.
Sonrasında Kamile hocayla dergi meselesini konuştum ve Leyla hocaya adresimi yollayacağımı söyledim.İyi çalışmalar dileyip çıktım.Selma hocanın eşref saatiydi valla.diğer ikisini de çok özlemiştim,ne güzel tesadüf oldu..
Neyse öğrenci işlerinden çıkış veremeyiz gazeteye ilan vermen gerek pasomu kaybettim diye dediler.El mahkum peki dedim.O hınçla Kadıköye gidip kimliğimi(!) ve pasomu kaybettim diye ilan verdim.Kimliğimi sorduklarında gelirken çaldırdım dedim okula dönüşte.İdare ettiler tabi,elimde gazete ilanı yazısı,başka çare yok.Çıkışı aldım.
Şimdi şu durumda okulun benden pasomu talep etmesi doğru bir davranışmı?
Bence evet
Benim buna sinirlenmem doğru bir davranış mı?
Hayır
Neden sinirleniyorum piki?
Bu işlemlerin bu denli angarya olması normal mi?Çıkış işlemi için okulu tavaf edip uyduruk kaydırık imzalar alıp sonra herkes gibi kılıfına uydurup(Valla pasom kayıp zaten)gazete ilanı elde gidip uyduruk bi bilgisayar çıktısı almak,ki bir kereye mahsus,aman ha iyi muhafaza edin uyarısıyla..diploma sorduğumda ne zaman nasıl alırım diye 2000lere şu sıralar yeni veriliyor cevabını almak normal mi?
Bence hayır
Okulla bu denli ilişiğimizin kesilmesindeki gerekçe nedir?Neden ben mezun olduğum okula bir yabancı gibi kimliksiz girmek zorundayımdır?Olmayan(!) kütüphanesinden yararlansam ölürler mi?Eksilirlermi bahçesinde hava solusam şenliklerde?Çıkış,İlişik kesme çok soğuk ifadeler harbiden..Kovuş deseler daha mantıklı olurdu gibi..
Transkriptim düşündüğümden iyi,tek ders sınavıyla ortalama yükselten nadide insanlardan biriyim işte:)Görnce oh be dedim,bitti.Yaklaşık 100-105 sınav stresinden sonra(doğru hesapladıysam,50 ders görmüşüz,birde bütler var)nihayet bitti.4 sene geçip gitti..
Sakarlığımı,unutkanlığımı ve dağınıklığımı gözönünde bulundurarak önce fotokopicinin sonra Noterin yolunu tuttum.Notere bir sayfayı imzalasınlar diye(Onlarda kalacak kopyayı verseler diye içim gitti)13 milyon içime oturdu ama nerden bilirdim bu daha başlangıç..
noterden emekli sandığına geçtim.Elime birsürü belge tutuşturup bnları muhtara onaylat birde vukuatlı nüfus cüzdanı örneği al gel dediler.Hadii,bide bu angarya dedim,aldım kağıtları,yarın yine muhtar olacak o geri kalmış dinci cinci yaratığın eline düştük,Muhtar kim oluyor da ona onaylatıyorum,ben mecburmuyum adama yem gibi haraç atmaya yaa?Hakkım olan nüfus kaydı gibi bir belge için neden 5 milyon gibi rakamlar ödüyorum?Ordaki kapalı kız bana aşağılarcasına bakışlar fırlatarak işim var çabuk imzala modunda muhtar amcam içerde sözde namazda..Neyse bu konuda daha fazla yazmicam..
Ordan optikçiye geçiyorum,Gözlük camım değişecek,yarına hazır..Göray beyle hoşbeş sohbetten sonra bu saatten sonra bana ehliyet veriller mi diyorum,Veriller kazık kadar olmuşun diyo:)Yok yani saat 4 ten sonra diyorum.Yok be kızım,bende ne anladım diyo,gülüyoruz.Ordan karakolu buluyorum yürüye sora.Yerini sildi hafızam çoktandır,oysa mıh gibi aklımdaydı...Yolda karşılaştığım bi kadını bir an alakasız olmasına rağmen o uğursuz Bostancı canavarına benzettim,anlık bi panik dalgası,sonra karakolun önünde aynı panik diğer uğursuz için Ehliyet içinmi geldiniz dediğinde gözlüklü bi adam..Beynin anlık yanılsaması deyip geçmek isterdim ancak 4 senede yinede iyi atlatmışım diye avuttum kendimi,bu kadarına da şükür..
Ehliyet dosyası için 10 milyon bayıldıktan sonra sağlık raporumun 1 seneyi doldurmuş olması üzerine,tarihte değişiklik de yapamadığımdan kaşe sayesinde Kadıköyün yolunu tuttum.50 milyon yeni rapora bayıldım 1 senelik süre 6 gün önce dolduğundan..Yine aynı komik muayene silsilesinden geçtikten sonra
Perşembe 13.00'te alabilmek için perşembe akşamı uçuyorum dedim Çarşambadan ümidi kesince.Ordan duramadım yine o giyim mağazasına daldım Rıhtımdaki.İki elbise,4 kot,6 bluz toplam 40 milyon da oraya:)Olsun varsın,kotonun kotunu kim alabilmiş dörtbuçuk liraya,üstelik üstünde de böyle iyi durmuş.Yokmuymuş düğmesi birinin?Varsın olmasın,yapılır..Burası TÜRKİYE,Terziye bi düğme için bi pantolon parasının verilmediği,Yeni trend meyva sucularının üstünde Eczacılardan özür diliyoruz,halkımıza ilaç dağıttığımız için yazan,otobüste şoförü ve birbirini yiyen,ama anında konuşup kaynaşabileceğiniz,para üstü çıkmazsa 100 kuruş eksik verebileceğiniz,yol sorduğunuzda en ilginç tarifleri yapan,yanından geçtiğinizde şarkı söylemeye başlayan(buna çok gülerim hep),kurmızı yanarken arabalara küfrede ede sürü halinde karşıya geçen insanları olan sevgili ülkem.Ülkemi seviyorum..bir de şu angaryaları olmasa da ben gariban doktora gidebilsem bir an önce..
PS:Bugünkü senaryom ve attığım manşet şöyleydi:
Mezuniyet belgesini alan kıza okul çıkışı araba çarptı.Kazada sürücüye birşey olmazken ağır yaralanan B.B. kazada yaşamını yitirdi.
Hayatımda hiç bu kadar zor karşıdan karşıya geçmemiştim.Bir hedefe ulaştığımda en çok aklımda olan şey,bu rüya bitermi??
Gerry haklı,pozitif olmak lazım...Korkunun ecele faydası yok,ki anı yaşamaya en büyük engel korkular..Şu 4 senenin geçmiş olması ve bi periyod olarak zamanın içinde onu dilimlendirip isimlendirmiş olmamız tuhaf hisler uyandırdı bende bugün..Belki de bu yüzden bu denli ümitsiz bir manşet attım ilk kez..Ben şimdi yıldızlara bakıp uykuya dalmaya gidiyorum,geçen her saniyenin değerli oluşunun beni yarı ölümden alıkoymasına izin vermicem daha fazla..O zamana fazla kıymet verip neyle geçireceğime karar verememe maymun iştahlılığı da başka bir yazının konusu..Herkese sonsuzlukta mutlu uykular dileklerimle...

0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home