

Dün uğraş uğraş blog faresi gibin ben nası bu bloga counter yaparım ve deli gibi kendi kendime okuduğumu(konuşmanın diğer versiyonu) kanıtlarım,birde blogu course book mantığıyla daha renkli hale getiririm diye saatin sabahın korünü edip her türlü işimden kalıp Sonic'i de kaçırıp tüm gün uyudum,sonra çalan kapı zır zır sinirlerimi bozdu malum aşureleşiliyo.Düşünsemde mantığı ne bunun herkes kendine pişirsin öyleyse nerdeyse diye,ama insanlar kapıdan da olsa birbirinin yüzünü görüyo.Birinci bile seçtim ben bugün,her ne kadar yiyemesemde..Annecim en güzelini yapar ben yiyemem ,üzer bu beni çocukluktan beri..Bi ara kalkıp bişeyler yedim bugün,sonra annemlerle yine bişeyler yedim sonra internetim bağlanmıyo diye bol bol tepindim,kredi kartına,milletin not merakına lanetler okudum,diziyi ix-ledim o arada annem yine hatırlattı sanki içim az acımış,az beddua ediyormuşum gibi neyse sonra kuzen bilgisayarı halletti bi şekilde,Çakmakla konuştum önce,sonra Pınarla ve babam kamp olayına izin verdi Doğu Almanyaya üstelik Pınar belki gelebileceğini söylüyo,uçtum havalara:)Sonic gelemedi bugün:( sonuç olarak ben gitcem yarın ve iki gün kalabilirsem kalıcam inşallah kafa toplarım biras belki.Blog okumaktan kendi blogumu yazmadığımı farkettim,karar veremediğim iki şey,TV izlerken görüntülere odaklanmaya meraklı değilim sesler yetiyo çoğunluk,yani işitsel yanım ağır mı basıyo ki??Bir de okumayı daha mı çok seviyorum yazmaktan??Ve bunun pasiflikle alakası var mı?Dün geceyarısı düzelttim odayıbişeye benzedi yeniden:)Pazar akşamına gelirsem o yatapın üstündeki sarı şey battaniyemi gibi sorulara maruz kalmicam.Zati webcamde narsist edalarıyla kendimi süzmemin en büyük nedeni görüntünün yavaş,ve benim komik göründüğüme dair düşüncelerim,bide üstüne bu odam dağınık meselesi tuz biber olmaya...Şimdiii bir iki gün öncesinden de bahsettikten sonra bavul toplanaa,plan yapılaaa,yola çıkılaaa.
Dün saolsun Çakmak aradı baya da konuşmuşuz sonradan farkedip üzüldüm:(Avea kontörümü Tommy'le haybeye yemişiz sonradan akıl ettik ücretsizden konuşmayı:(((Onla geçen gün buluştuk karşıya geçtim ben,yanında sonunda getirmişti tanışmak istediğim arkadaşını.Beşiktaşta yemek yedik sonra ben Sultanahmet diye tutturdum,arada büyük bi kitabevini(ıvır zıvır cenneti daha doğru:)de aradan çıkarıp Tamerin son derece cici arkadaşından ayrılıp Sultanahmete indik,teras modunda bi yerde biraları yudumladık sonra ben krize girdim,yalnızım kötüyüm diye o bile öyle üzüldü etkilendi ki daha sık aricağına söz verdi sözünde de duruyo saolsun.Ben de bi güzellik yapıp bilet aldım tiyatroya bu sefer çift kişilik:)))Neyse ondan sonraki gün veya bi sonrası sanırım Pınarın arkadaşları burdaydı,onlarla buluştuk.Sayhan dünya tatlısı bi çocuk,onla yemek sonra kahve içmeye gittik hani şu benim takıntılı olduum mekanlardan birine.Abartıldığı kadar olmasada keseyi aşıcak cinstenmiş harbiden,ama arasıra gitmek fena olmaz doğrusu.Üstelik Pia'yla kahve sohbetlerimizi hatırlattı bana,meydanda hele..Özlüyorum SHA'yı ,en az Blau'yu özlediğim kadar.Neyse sonradan Sayhanın bi çocukluk arkadaşı geldi,sohbet sonra Eylülle buluştuk,ben tak tak şık şık :) baktım Pınarcıma ,didolarını da aldık sonra karşıya geçtik,bunları yazarken gülümsediğimi farketmek hoşuma gidiyor bugün bi kez bile olsa...Belşki o gelemedi ama birileriyle konuşurken adı geçmeyeli uzun zaman olmuştu..Sonradan onun burda olamayışı koysada iyi geldi arkadaşlarını görmek tanımak,daha bir fikir edindim.Sayhana haberleşelim gitmeden tekrar dedim.Neyse karşıya Dolunay hanfendi hazretleriyle buluşmak için geçtik sözde,yine yoklar piyasada..gerisin geri döndüm Kadıköye biraz sağa sola bakınıp Eylüllerle Beyoğlunda.Kumluk durakta bizim komşu kızlardan biriyle karşılaştım,sözleştik bi dahaya beraber gideriz diye tiyatroya ve ben o muhteşem oyuna zamanında yetiştim..o arada kredi kartı sinirlerimi zıplatmış olsada güzel bi akşamdı ,üstelik ışıklar en son yandığında koridorun ortasında çantamla kalmış ,kapalı kapı yüzünden geri dönüp çantaları yere atıp alkışlamış olsam da otobüse yetiştim şükür ve bu sefer kazasız belasız döndüm eve.Evde oyunu açtım yıllardır içimde taşıdığım,taşımayı istediğim kuruntunun verdiği çift taraflı suçluluk ve suçlama hissiyle.Babam o akşam elimi yanağına götürdü...sevgi istiyor benim babam...koşulsuz..Hani beni koşulsuz sevemeyen ama çoook seven babam..Çocuklaşıyor artık,çocukluğundan çok sık bahsediyor,kardeşiyle kurduğu iş onları giderek yine ailenin içine sokuyor,babam birilerine haksız yere çamur atıp duruyor kendi kızını tanımadan..bugün makinesini bağlamaya yardım ederken düşünüyorum,lösemi olan kuzenimle dalga geçmişti,maskeliydi o da,babasının günahlarının sonucu Allah böyle cezalandırdı demişti..bu neyin cezasıdır acabaa??Cezamıdır başımıza gelen her kötü olay?Rüzgar eken fırtına biçer mi sahi??Acıklı yanı çok seviyorum babamı ben,bu kadar bu kadar dünyalar kadar hala,ve hep...
O arada iki şok yaşadım,biri açtığım bir blogda anneannemi nerdeyse okumak oldu üstelik ismiyle..v e ölüm yıldönümünde...Bir dua bile etmedim o gün öylesine yüzüm yok..ama bu bahane olmamalı,birşeyler yapıcam..
İkincisi de apartmanımızdaki soysuzyüzsüz yaratığın annemlerin yanına gelip bıraktığınız balık duruyor,onu pişirip yicem ekmek almaya gidiyorum diyerek uğraması,ki aşağıda uğraması ve borç meselesini kendi aralarında halletmiş olmaları iyi en azından..
dün akşam Nermin teyzedeyken Mustafa'yla yazışmış Fatoş ortalığı karıştırmış:)))sonradan konuştuk onla da iki dakka,bugün kamp olayını da öğrenince sızım hafifledi,tabi yine başka yerde olmazlar o tarihte umarım...
Bu haftasonunun (türkçe de Kamile hocanın dediği kadar var yane,haftasonunununun yazıyo insan önce:D)herşeye rağmen iyi geçmesini kendime ve herkeslere diliyorum güsel olsun inşallah günlük güneşlik
Bertha:Baba,babamsın benim sen
Baba:Sus Bertha sus,çocuklar babalarını yermiş ,o yüzden önce baba çocuklarını yemeli tanrı Kronos gibi
(silah doğrultur)
Bertha:Baba napıyorsun,babam değilsin sen
Baba:Sus Bertha,hakaret etme annene...